Aniden o kadar şiddetli bir zevk geldi ki, gözlerim karardı ve istemeden çığlık attım. İlhan, sesimden korkup durdu. Kendime geldiğimde, “Devam et, ama yavaşça!” dedim. İstenildiği gibi yavaşça hareket ediyordu, ancak ben zor durumdaydım ve tutunduğum duvardaki beyaz alçıyı kopardım. Geriye doğru iterek tamamen içine girmek istedim. Sonunda taşaklarının her birini içimde hissetmeye devam ediyordum. Mükemmel bir hisle, çok geçmeden ikimiz de boşaldık. Faruk’un kulağına eğilerek, “Aşkım, seni çok seviyorum. Beni tost yapın,” dedim. Her ikisi de mesajımı anlamıştı. Kocam yavaşça arka deliğimi kremleyerek içime girmeye çalışıyordu, nazik ve yavaş hareket ediyordu. Aynı anda, Ahmet de ereksiyonunu kaldırarak ön tarafıma girmeye çalışıyordu. Kukusu tamamen karşıma çıktığında birkaç kez “Ece” diye seslendim, ancak anlamadı. Ve o an, amımı okşamaya başladım. İçimdeki yasak arzuların ateşiyle tutkulu bir dansa başladık. Zevkin doruklarına ulaşırken, hiçbir sınır tanımadık. Bedenlerimiz birleşti ve aşkın derinliklerinde kaybolduk.